Sensizlik...

Gittin...
Bir gün öylece sessizce gittin. Bu kadar gürültülü severken birini, nasıl bu kadar sessiz bir terk edişti bu anlayamadım. Hiç fark etmedim benden gidişini...
Uyandığımda toplamıştın valizini ama en çok herşeyi planlamış olman şarşırttı beni. Sen ki bensiz gelecek planları yapamayan, her gününü bana detaylı anlatan, bana sarılmadan uyuyamayan, kokumu hissetmeden yaşayamayacağını söyleyen sevgilim nasıl da bu kadar planlı yarım bıraktın beni. 
Ev bile tutmuştun kendine, üzülüyormuşsun benim halime...Geç saatlere kadar çalıştığın için yalnız kalıyormuşum, bir de senin için yaşıyormuşum bu sevmediğim şehirde...Zorunda değilmişim bu eziyete. Nasıl da narin, düşünceli bir terk edişti bu, ancak sana yakışırdı terk edişin böylesi...
Gitme dememi beklemiyordun bence. Ev bile tutup, ben uyurken topladığına göre valizini, uğurlar olsun demek kalmıştı bana sadece. Ne bağırdım sana, ne hakaret ettim, ne de ardından ağladım sonraları. Hayatımdaki çiziklerden biriydin sen de. Bende derin yaralar bırakan bir bıçakla çizmiştim seni. Bir daha geri dönüşün olmasın, ve bu sinsi terk edişini hatırlamak için gerçek bir çizik attım bedenime. Acı duymadım hiç...
 Kalktım sıradan bir gün gibi evimi topladım. Burası benim evimdi. Artık ben tekil 1. şahıstım, aidiyet eklerim de yoktu. Kendim vardım ve bana ait olanlar vardı. Ben kimseye ait değildim, istediğimi giyip, istediğim yere istediğim kişilerle gidebilirdim. Sadece kendim için yemek yapar, kendi sevdiğim filmleri izler, sorumsuzca kendi kendime yaşar giderdim. Mutlu olur muyum böyle bilmiyorum çünkü hiç kendim için ben olmayı denememiştim.  Ama üzülmedim gidişine inan. Senin için yaşamak yorucuydu, yorulmuştum senin mutluluğunu düşünmekten. Git diyemediğim gibi vaz da geçememiştim hiç senden. Sen güçlü kişi olarak gitmeyi tercih ederken sen de ki bu kararlılığa şaşırmıştım. 
Önceleri anlamadım yokluğunun acısını. İyi geldi özgürlük bana. Ama zaman geçti, özlemeye başladım seni o zamanlar başladım seni uzaktan uzaktan izlemeye. Sadece görmek yetiyordu önceleri. Seninle yaşadığım bu evde milyolnarca anı ile baş etmek boğmaya başladı beni ve o zaman anladım sensiz kalmanın zorlu mücadelesini...
M.S.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Arayışlar / Lou Andreas Salome

Beyaz Geceler / Dostoyevski

Canan Tan / İz