Beyaz Geceler / Dostoyevski
KİTABIN ÖZETİ
Hikayenin ana karakteri olan yazar sekiz yıldır Petersburg’da yaşamasına rağmen hiç arkadaşı olmayan birisidir. Ama o bunu kendine pek dert etmemektedir. Yaz gelmiş ve herkes yazlıklarına gitmiştir. St. Petersburg sokakları boş kalmış ve yazar da sokaklarda avare gezmeye başlamıştır. Bu gezintiler onu çok mutlu etmektedir. Bir gün evine dönerken nehir kenarında bir kızın parmaklıklara dayanarak ağladığını görür. Kıza seslenir ama kadınlarla iletişim kurmayı pek bilmeyen yazar kadını ürkütür ve kadın kaçar. Yazar kızın peşine takılır, Tam bu sırada kızın peşine başka bir adam daha takılır ama yazar kızı o adamın elinden kurtarır. Kızı evine kadar bırakır ve birbirlerini merak ettikleri için bir sonraki akşam buluşmaya karar verirler. Birbirlerinden hoşlanmaya başlarlar. kız yazardan hoşlanmaya başlar. Buluştuklarında kız yazarın hikayesini dinlemeye başlamadan önce onun kendisine aşık olmamasını ister. Aksi takdirde onunla arkadaşlığını bitirmek zorunda kalacağını söyler. Yazar bunu hemen kabul eder ve hikayesini anlatmaya başlar. Ona ne kadar yalnız olduğunu, nasıl bir hayalci olduğunu, yani her şeyi olduğu gibi anlatır. Kız yazarın hikayesini dinleyip de içinde bulunduğu durumu öğrenince yazara kendisinin onu asla bırakmayacağını söyler. Aslında Nastenka’nın durumu da yazarınkinden pek de farklı değildir. O da en az onun kadar yalnız biridir. Nastenka ninesiyle birlikte kalmaktadır. Anne ve babasını küçük yaşta kaybetmiştir. Yaptığı bir yaramazlıktan dolayı ninesi onu iki yıldır kendi eteğine ilikleyerek bir yere gitmesini engellemiştir. Bu nedenle o da çok büyük bir yalnızlık içindedir. Ninesi kör olduğu için devamlı olarak tüm gününü ona kitap okuyarak ya da örgü olarak geçirmektedir. Kızın ninesinin küçük, eski ve ahşap bir evi vardır. Tavan arasını kiraya vermektedirler.Bir gün tavan arasını yakışıklı bir adam kiralar. Nastenka adama aşık olur. Kiracı bir gün ayrılıp Moskova’ya gideceğini söylediğinde Nastenka onu da götürmesi için kiracıya yalvarır. Kiracıysa maddi olarak ona bakamayacağını bir yıl sonra gelip onu alacağına söyler ve evden ayrılır. Yazarın Nastenka’yla karşılaştığı gün bir yıl dolmuştur fakat kiracı sözünde durmayarak gelmemiştir. Yazar kızı teselli etmek için ona bir mektup yazmasını ister. Kız yazdığı mektubu yazara vererek ondan mektubu ona iletmesini ister. Yazar mektubu kızın verdiği adrese teslim eder ama iki gün boyunca bir cevap gelmez. Bu arada yazar da kıza aşık olmuştur ama onu kaybetmek istemediği için bunu söyleyemez. İki gün boyunca kiracıdan bir mektubun gelmemesi kızı çok üzer. Yazar kızın bu üzüntüsü karşısında kendisini daha fazla tutamaz ve onu sevdiğini söyler. Kız ilk başta çok şaşırır. Ama kiracı gelmeyerek onun sevgisini hiçe saymıştır. Böyle bir adamın sevgisini hakketmediğini düşünür. Kendini seven ve değer veren biri varken neden başkasını beklediğine bir anlam veremez ve o da yazarı sevdiğini söyler. Petersburg sokaklarında el ele dolaşırlarken karanlıkta bir adam görürler. Adam bunlara yaklaştığında Nastenka'ya seslenir ve kız adamla beraber gider. Yazarı orda öylece bırakır. Bir yıldır beklediği adam tam da bu gece Nastenka ondan vazgeçmişken gelmiş ve Nastenka onunla gitmiştir. Ertesi gün Nastenka yazara bir mektup gönderir ve ondan özür dileyerek onu affetmesini ister. Mektupta bir hafta içinde evleneceklerini, eşini onunla tanıştırmak istediğini ve ölene kadar onunla arkadaş kalmak istediğini söyler. Yazar Nastenka'ya kızgın değil hatta bir nevi minnettardır. Yaşadıkları bu dört gün yazar için şahanedir.
Alıntılar
- Uyandığım zaman, sanki uzun yıllar önce dinleyip sonraları unuttuğum, tatlı bir melodiyi yeniden işitiyormuş gibiydim. Adeta bunca zamandır hep bu melodiyi özleyip, arayıp durmuştum.
- Yabancıların bile olanlardan haberdar olmak isteyişini bir aşağılama olarak kabul etmiştim.
- Biliyorum ki daha birçok yıllar böyle gelip geçecek ve arkasından da korkunç yalnızlık bir yılan gibi yavaş yavaş sürünerek gelecek. Sendeleyen yaşlılık da arkasından iki koltuk değneği arasında topallaya topallaya çıkacak karşıma. Ve hepsinin arkasından da kimsesizlik, perişanlık ve ümitsizlik...
- Mutlu fakat kimsesiz, mutluluğunu paylaşacak tek bir arkadaşı dahi olmayan her adamın yaptığı gibi ben de kendime bir şarkı tutturmuş yürüyordum.
- Bazen yalnızca acıyarak bazen de hiç farkına varmadığımız, cılız, hastalıklı bir genç kızı ama bir gün beklemediğimiz bir anda birdenbire değişerek anlaşılmayan bir güzelliğe bürünen bir kızı anımsatır Petersburg kırları...
- Size kavuşunca ruhumda binlerce pencerenin açıldığı ve şimdi bir sözcük sağanağı şeklinde boşaldığını biliyorum. Eğer içimdeki söz sağanağı taşıp akmazsa boğulurdum...
Birinci ağızdan anlatılıyor kitap, ben bu tarz anlatımı çok daha samimi buluyorum çünkü duygularını çok daha rahat anlattığını düşünüyorum yazarın. Adam hayalperestliği, kadını ürkütmemeye çalışması, sabırla diğer adama olan aşkını dinlemesi beni çok etkiledi. Anlatıcı sıradan bir kişi değil diğer kitaplarımızdaki karakterler gibi de değil. Adam hayalperest olarak adlandırıyor kendini ve 8 yıldır Petersburg'da yaşamasına rağmen çok yalnız, tek arkadaşı sokaklar, caddeler... Nastenka ise kör ninesine çengelli iğne ile tutturulmuş genç bir kız. Çengelli iğne bence burada iyi bir sembol olmuş çünkü kız eğreti duruyor o evde. İstediği an gidebileceğini vurguluyor çengelli iğne. Eğer kız gidemeyecek bir köle olsaydı kişi tarafından özgürce açılabilecek bir madde olmazdı bu bağlayıcı sembol. İnsani duyguları çok güzel aktarmış yazar. Çapraz bir aşk ilişkisi var kitapta. Yazar kıza aşık, kız başka bir adama olan aşkını ona anlatıyor ve yazar da bize anlatıyor kıza olan aşkını. Çok inandırıcı bir duygusal bağ var kitapta. Dostça sevmek, karşılıksız sevmek, karşılık beklemek, seni seven ile beraber olmak, sevdiğini unutmayı denemek, sevdiğinin seni sevmediğini düşünüp seni seveni sevmeyi umut etmek... Kitapta bu duygulara yer verilmişti. Çok insani bir aşk veya dost ilişkisi söz konusu bu nedenle de kitap dünya klasiği olmasına rağmen son derece çağdaş ve güncel bence.
Yorumlar
Yorum Gönder